TÜRKİYE – ANKARA
Hacettepe Üniversitesi
Prof. Dr. Bülent Yılmaz
Prof. Dr. Bülent Yılmaz
Ankara – 21 Kasım 2021
Çocuklara öldürmeyi öğretmeyin!
Gazetedeki fotoğrafı görüp, haberi okuyunca dehşet duygusunun ötesinde aklıma gelen ilk soru şu oldu: İnsanoğlunun hayatında neden hâlâ silah var, silahsız yaşayamaz mıyız?
İnsanoğlu yaklaşık 50.000 yıl önce ilk saplı taş baltayı, yani bir silahı yapmış. (Tarihteki ilk örnek halen Avustralya Arkeoloji Müzesi’ndedir.)
Yıl 2021, yetişkin bir adam 5 yaşındaki çocuğun eline silah tutuşturmaya ve tetiği çektirmeye çalışıyor.
Sahi, insan hayatında silah neden var?
İlkel insan, adı üzerinde ilkel; ilk insan, henüz gelişmemiş, bir sürü tehlike karşısında karşısında güçsüz. Hayatta kalabilmesi, kendini koruyabilmesi, av avlayabilmesi için ilkel silahlar yapmış. Silah, onun varlık koşulu. Anlaşılır bir şey.
Peki, ya şimdi?
Silahsız var olamaz mıyız? Var olamıyorsak 50.000 yıl öncesi insanından farkımız nedir?
Silah insanoğlunun neden hâlâ vazgeçemediği bir araç?
Silah nedir?
Biliyorum, “çok safça bir soru” diye düşünenleriniz olacaktır.
Korunmak, düşmanı korkutmak, yenmek, güçlü olmak, hayatta kalmak, kültür, gelenekler vb. nedenler akla geliyor hemen. Bunlar için, yani güçlü olmak için silaha gereksinim duyuyorsak güçlü değiliz demektir. Silah ilkel insan için güçtü. Şimdi güç dediğimiz şey akıldır, bilimdir, sanattır, teknolojidir.
Peki, silah nedir?
Hiç süslü laflara gerek yok; silah dediğimiz aracın çağrıştırdığı, ifade ettiği, temsil ettiği, gerçekleştirdiği tek bir kavram ya da gerçek vardır: Ölüm. Daha doğrusu “öldürmek.” Silah öldürmek için vardır. Silah varsa öldürmek ve öldürülmek vardır. Bir Rus atasözünde dendiği gibi: Tiyatro sahnesinin duvarında bir silah asılıysa mutlaka patlar! Silah, ölüm demektir. Öldürmek uygar insana yakışmaz. Öldürmek ilkel bir eylemdir. Aslolan yaşamak ve yaşatmaktır. Silahı kabul etmek ve yüceltmek, öldürmeyi kabul etmek ve yüceltmektir.
Silahı ve öldürmeyi nasıl yüceltiriz?
Bu insana yakışır mı? İnsana yaşatmak yakışmaz mı?
“Ütopya bu!” dediğiniz duyar gibiyim. Olabilir. Ama siz soru için ne diyorsunuz? Silah ve öldürmek insana yakışır mı? İnsanca mı bu?
Hemen tüm ülkelerin, ulusal bayramlarında yüzlerce, binlerce tank, top, uçak, savaş gemisi gibi silahlarını göstermesi, bunlarla övünmesi, gururlanması nasıl yorumlanmalı?
Elinde tüfeği, belinde zevk için ve sözüm ona “spor olsun” diye öldürdüğü zavallı kuşların asılı olduğu kemerle poz veren “avcı”ya ne demeli? (Evet, hayvanları zevk için öldürmeye “avcılık sporu” deniyor ve resmi federasyonu dahi var!)
Ya da boğalara kılıçlar saplayıp, işkence ile öldürmeye gelenek ve eğlence deyip geçebilir miyiz? Bunu nasıl kabul ederiz?
İnsana öldürmek mi yakışır, yaşatmak mı? Depremden üç gün sonra bir bebeğin kurtarılması mı insanı uygarlaştırır, bir alışveriş merkezine atılan bomba ile onlarca insanın öldürülmesi mi?
İnsanı bilgi mi insanlaştırır, silah mı?
Ve silahı yüceltme çocuklukta başlar. Çocuğun oyuncak silahları, gittiği düğünlerde gördüğü ve atışlarını duyduğu silahlar, yaşadığı, gördüğü savaşlar, televizyon dizilerinde gördüğü silahlı amcalar, en sevdiği sporcuların tişörtlerinde, dövmelerinde gözüne takılan silah resimleri vb. birçok olumsuz uyarıcı ve özendirici var.
Yapmayın ne olur!
Çocukları, gençleri silahın oyuncağından, gerçeğinden, fotoğrafından, filminden uzak tutun. Sakın ellerine vermeyin. Silah bir zevk olamaz, silahla oyun olmaz, eğlence olmaz. Çünkü öldürmek bir zevk ve oyun olamaz. Silah öldürmek demektir. Öldürmek ilkel ve vahşi şeydir.
Ayrıca dünyada silaha ayrılan para ile açlık, eğitim ve sağlık sorunlarının yok edilebileceğini hepimiz biliyoruz değil mi?
Haberde yazdığına göre, o yetişkin adam, eline tutuşturduğu silahın tetiğini çektirip, ateş de ettirmiş çocuğa. Bunu öğretmiş ona. Bunu yapmış.
O adam keşke top oynasaymış o çocukla, saklambaç, yakalamaca oynasaymış; satranç öğretseymiş keşke. El ele çimenlerde koşsaymışlar keşke. Oturup, güzel bir masal ya da öykü okusaymış ona. Resim çizdirseymiş ya da. Şarkı söyleseymişler, dans etseymişler keşke. Köpeklerle şakalaşabilirlerdi, kuş seslerini taklit edebilirlerdi aslında.
Keşke silahı o çocuğa göstermeseymiş, eline vermeseymiş.
Bu çok kötü olmuş.
Her gün onlarca silahlı yaralama, cinayet yaşadığımız ülkemizin geleceği için bu çok kötü olmuş.
Kadınlarımızın silahla acımasızca öldürüldüğü ülkemizin geleceği için bu çok kötü olmuş.
Kimseye yakışmaz da, hele bir çocuğun eline verilmeyecek tek şey varsa o da silahtır.
Yapmayın ne olur!
Çocuklarınızın eline silah vermeyin. Çocuğun eline verilen her silah onun yüreğine ve bilincine kötülük tohumları, nefret ve şiddet duyguları eker. Öldürmeyi öğretirsiniz ona. Bu korkunç bir şeydir.
Yapmayın bunu!
Silah insan hayatına, insana hiç yakışmayandır.
Kalem verin eline, kitap verin, çiçek verin, elinizi verin ona, bilgi ve sevgi verin.
Ama silah vermeyin!
Öldürmeyi değil, sevmeyi ve yaşatmayı öğretin o minik çocuğa!
Yoksa yazık edersiniz ona, ülkeye ve insanlığa!
– Son –
Sayın Prof. Dr. Bülent Yılmaz bey´in bu yazısı ilk kez 6 Eylül 2021 tarihinde kendi blogunda paylaşılmıştır.
Kaynak: „Çocuklara öldürmeyi öğretmeyin!“
Blog: https://bulentyilmazblog.wordpress.com
İletişim:
Hacettepe Üniversitesi
Prof. Dr. Bülent Yılmaz
Edebiyat Fakültesi
Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Başkanı
06532 Beytepe, Ankara
Tel: 90 312 297 82 00 – 05
E-Mail: byilmaz@hacettepe.edu.tr
Network´umuza vermiş olduğu değerli katkılarından dolayı saygıdeğer hocamız Sayın Prof. Dr. Bülent Yılmaz bey´e çok teşekkür ederiz. Elinize ve kaleminize sağlık!
Fotograflar sayın Guru Charan Bey´e aittir. Sayin Guru Charan bey´e teşekkürlerimizle…
Kendisi Bangalor´da ikamet etmektedir. Bangalor, Hindistan’da Karnataka eyaletinin başkenti ve Asya’nın silikon vadisi olarak adlandırılan şehirdir.
Facebook: Guru Charan